Şiir, bir düşsel yolculuktur. Ne duru vardır, ne durağı. Ne yolu biter ne de yolcusu. Sonsuzun ardına düşen bir gölgedir o. Az kişinin erdiği, çok kişinin ezberlediği...
Kâh, bir buhran akşamında mola verir, kâh bir sisli bataklıkta. Kâh, bir bebeğin masumiyetine kıvrılır yol, kâh bir ayrılığın cinayetine. Görmek ve göstermek ne kadar farklıysa, bu yolda yürümekle yolu bilmek o kadar farklı neticede. Her şair, bu yolculuğun baş aktörü, son şövalyesidir aslında. Okuyucuya sunacağı bir ...