Demirkuş hava aydınlanırken geldi, yaralıları alıp gitti. Aklımda, çocuğun gözleri kaldı. Pusudaki gözleriyle, emanetin gözleri. O gözler belki bir gün başkalarının çocuklarına pusu atmaktan çekinmeyenlerin, gün gelip de kendi çocuklarını nasıl vurduklarını anlatacaktı çocuklarına. Belki bizim emaneti nasıl koruduğumuzu anlatacaktı. Kendisine düşman olarak öğretilenlerin, ağabeyleri tarafından vurulurken bile onu nasıl sakındıklarını anlatacaktı. Sakınacaktık elbet. Göğüslerimizi bir dolu çekird ...