O, sahibi tarafından çok sevilen bir muhabbet kuşuydu. Evin gözdesi, neşe kaynağıydı. Üstelik söylenenleri taklit etmeyi öğrenmiş, neşeyle konuşuyordu. Fakat hiçbir şey özgürlüğün yerini tutmuyordu. Gökyüzü Cankuş'u çağırıyordu; sadece gökyüzü değil, güneş ve ağaçlar da...
Sevgisiz özgürlüğün anlamı nedir? Özgürlük tutkusunun bir sınırı olabilir mi?